Dokuz (Tokuz) Oğuzlar.
Dokuz (Tokuz) Oğuzlar.
Çin kaynaklarında, (九姓; Jiuxing) "dokuz boy, halk", Çin'deki Tabgaç hanedanı sırasında Uygurlar Gao Chu adıyla anılmışlardır. Bununla beraber Uygur Kağanlığı kurulduktan sonra Uygur kelimesi Dokuz Oğuz için de kullanılmaya başlandı. İslam coğrafyacıları, Tokuz-Oğuz Uygurları eş tutmuşlardır.
Dokuz Oğuz kabileleri şunlardı: Bugular (Pu-ku), Hun, Bayırku, Tongra, İzgil, Ch'i-pi, A-pu-sse, Ku-lun-wu-ku, Edizler. Bunların arasında Uygurlar da katılınca Dokuz Oğuzlar, "On Uygur" olarak anılmaya başlandı.
Karabalgasun Yazıtı'nın Çince yüzünde Uygurların dokuz aileden meydana gelmiş oldukları anılmıştır. fakat bu "dokuz aile"nin isimleri tek tek sayılmamıştır. Başka Çin kaynakları yardımıyla Uygurların oluştuğu dokuz aile şu şekilde sıralanabilir;
薬羅葛 Yüe-lo-ko (Yaγlaqar, Yağlaqar veya Yaglakar)
胡咄葛 Hu-to-ko (Quturγar veya Uturkar)
啒羅勿=倶羅勃 To-lo-wo (Küräbür veya Kürebir)
貊歌息訖 Mo-Ko-si-k'i (Bakasıkır)
阿勿嘀 A-vu-ti (Ebirçeg)
葛薩 Ko-sa (Qazar veya Kasar)
斛嗢素 Hu-Wu-su (oguz)
薬勿葛 Yüe-wu-ku (Yaγmurqar veya Yagmurkar)
奚耶勿=愛邪勿 Hi-Ye-Vu (Aymur veya Eymur)
Yurdu Düzenle
Moğolistan'ın doğusunda özellikle Tola (Tuul, Tula) akarsuyu dolayında yaşayanlar Dokuz Boydan oluştukları için onlara Dokuz Oğuzlar denildi.
__________
Dokuz (Tokuz) Oğuz adına kaynaklarda ilk defa Orhon yazıtlarında rastlanır. Bu tabir, “dokuz boydan meydana gelen Oğuzlar” anlamını taşır. İslâm kaynaklarında ise Toguz Guz şeklinde geçer.
Göktürk hânedanı Kutluğ Şad idaresinde yeniden kurulduğu sıralarda Dokuz Oğuzlar Tula ırmağının (Tuğla Ügüz) kıvrım yerinde oturuyorlar ve doğu Türk âleminin en kuvvetli kavmi (budun) olarak biliniyorlardı. Başlarındaki hükümdarları kağan unvanını taşıyordu (Baz Kağan). Bu sırada Oğuzlar, kendilerinden daha güçlü hale gelen Göktürkler’e karşı Toñra boyundan Esim’i doğuda oturan Kıtaylar’a, Kunı boyundan Señün’ü de Çin’e göndererek müttefik aramaktaydılar. Bu durum Göktürk casusları vasıtasıyla zamanında haber alındı ve Kutluğ Şad’ın başyardımcısı Tonyukuk’un teklifi üzerine harekete geçilip Tula yakınlarında Oğuzlar’la karşılaşıldı. 2000 kişilik Göktürk ordusu 3000 kişilik Oğuz ordusunu yendi. Oğuzlar’dan birçoğu ırmakta boğuldu, birçoğu da öldürüldü; kalanları ise itaat etti. Bu önemli zaferden sonra Ötüken’e giden Göktürkler’e etraftaki toplulukların hepsi bağlılıklarını bildirdiler. Böylece Göktürk Devleti yeniden kuruldu (682). Kutluğ Şad İlteriş Kağan unvanını aldı. Oğuzlar’ın başındaki Baz Kağan’ın ise Tula Savaşı sonrasındaki durumu bilinmemektedir. Ancak Bilge Tonyukuk kitâbesinin sonlarında İlteriş Kağan övülürken onun Oğuzlar’la beş defa savaştığından söz edilmektedir. Fakat bu savaşların Tula Savaşı’ndan önce mi yoksa sonra mı yapıldığı belirtilmemektedir. Bununla beraber bu mücadelenin Tula Savaşı’ndan sonra cereyan etmiş olması ihtimali daha kuvvetlidir. Zira kitâbede Baz Kağan’ın adı geçen savaşta öldürüldüğünden söz edilmemektedir. Kesin olarak bilinen husus, Oğuzlar’ın hükümdarı Baz Kağan heykelinin İlteriş Kağan için “balbal” olarak dikildiğidir. 691 yılında ölen İlteriş Kağan hükümdarlığı zamanında bilhassa Çinliler, Kıtaylar ve Oğuzlar’la birçok savaş yapmış ve devletin teşkilâtlanmasını sağlamıştır. Ayrıca bu arada Türk âleminin doğu kesimindeki hemen bütün kavimler türlü şekillerde devlete bağlanmıştır. Bunlardan dokuz boylu Oğuzlar doğrudan doğruya kağanlığa katılmış ve devletin ana unsurlarından biri olarak ikinci bir askerî güç oluşturmuştur.
İlteriş Kağan’ın ölümünden sonra yerine geçen Kapkan Kağan devrinde çeşitli yönlere yapılan seferler Göktürkler’e, Oğuzlar’a ve katılan diğer kavimlere şan ve şöhretin yanı sıra kitâbelerde ifade edildiği üzere maddî imkânlar da sağladı. Bununla beraber 714 yılından itibaren Göktürkler’in idaresinde bulunan kavimler birbiri arkasından devlete isyan ettiler.
Oğuzlar’ın Göktürkler’e karşı ayaklanmaları, Bilge Kağan’a göre her yerde karışıklıklar çıkması ve bu arada duydukları kıskançlıktan ileri gelmektedir. Ancak Oğuzlar’ın harekete geçmelerinin en önemli sebebinin istiklâllerini kazanmak olduğu şüphesizdir. Oğuzlar’la bir yıl içinde (715 tavşan yılı = 715-716 milâdî) dört defa savaşıldı, ilk savaş Tula ırmağı yakınındaki Togubalık’ta yapıldı. Kesin bir sonuç elde edilemeyen Andırgu Savaşı’ndan sonra Çuşbaşı’nda üçüncü defa karşılaşıldı. Bu karşılaşmada Kültigin’in kahramanlığı sayesinde Göktürkler yenilgiden kurtuldular. Oğuzlar püskürtüldü. Hatta Toñra boyunun başı Alpagut ile on akrabası esir alındı ve bunlar, Beşbalık seferinde bir yıl önce ölen hânedandan Toña Tigin’in yuğ töreninde öldürüldüler. Göktürk-Oğuz mücadelesi bundan sonra da devam etti. Oğuzlar yenilseler de derlenip yeniden Göktürkler’in karşısına çıkıyorlardı. Nitekim iki kardeş kavim Ezginti Kadız’da yeniden savaştılarsa da kayda değer bir sonuç alınamadı. 716 yılı kışını Amgı Kurgan’da geçiren Göktürkler yaz gelince Oğuzlar üzerine Tarduş Şad’ı (Bilge Kağan) gönderdiler. Bu arada “ev”de (dâimî oturulan yer) kalan Kültigin üzerine Oğuzlar’dan üç boyun ordusu baskın yaptı. Fakat Kültigin’in cesaretle karşı durması sayesinde Oğuzlar geri çekilmek mecburiyetinde kaldılar. Buna karşı yapılan baskında obaları yağmalanan Oğuzlar Dokuz Tatarlar’la birleştiler. Agu’da meydana gelen iki çarpışmada Oğuz ve Tatarlar bozguna uğradılar (716 yazı). Bu sırada Kapkan Kağan Bayırkular tarafından öldürüldü (22 Temmuz 716) ve oğlu İnel Kağan ile İlteriş Kağan’ın oğulları arasında kağanlık mücadelesi başladı. Çok kanlı bir şekilde sonuçlanan mücadelede İnel Kağan ve taraftarları hayatlarını kaybettiler. Tarduş Şad, Bilge Kağan unvanı ile tahta çıktı. İnel Kağan tarafında yer alan kavimler yurtlarını bırakıp başka yerlere göç ettiler; bazıları Çin’e sığındılar. Bu arada Oğuzlar da Çin’e doğru gittiler.
Çin’e sığındıkları bildirilen Oğuzlar hakkında bundan sonra sadece 726 yılında veya bundan pek az bir zaman sonra yazıldığı anlaşılan Tonyukuk Kitâbesi’nde bahsedilmekte ve burada Türk Bilge Kağan’ın Türk Sir budununu ve Oğuz budununu beslemekte olduğu yazılmaktadır. Bundan, Oğuzlar’ın Çin’den dönüp Bilge Kağan’ın idaresine girdikleri ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Bilge Kağan’ın Kültigin için diktirdiği kitâbeden de Oğuzlar’ın 732 yılında kağana bağlılıklarını sürdürdükleri anlaşılmaktadır.
Göktürkler’in yerini alan Yukarı Selenge boylarındaki Uygurlar’ın Dokuz Oğuzlar’ı ne zaman ve nasıl kendilerine bağladıkları hakkında bilgi yoktur. Anlaşıldığına göre Göktürkler’le onlara bağlı kavimler arasında savaş başlayınca Uygurlar’la Oğuzlar arasında dostluk kurulmuştur. Böylece Dokuz Oğuzlar Uygurlar’ın yanında eski kardeşleriyle savaşmışlar ve Göktürkler’in tarih sahnesinden çekilmelerinde ve varlıklarını yitirmelerinde etkili olmuşlardır.
Göktürk Devleti’nin sona ermesi üzerine (744) Uygur il teberi (melik) Köl Bilge Kağan unvanını almış, Dokuz Oğuzlar’ın başına getirdiği oğluna da Moyun Çor unvanı verilmiştir. Uygur Devleti’nin kurucusu Köl Bilge Kağan’ın 747’de (yılan yılı) ölümü üzerine yerine geçen oğlu Moyun Çor, yeni siyasî mevkiine uygun olarak Teñride Bolmış İl İtmiş Bilge Kağan unvanını aldı. İl İtmiş’in 759 veya 760 yılında yazdırdığı sonuncu kitâbede yer alan bir ifadeden Uygurlar’ın on boydan meydana gelmiş olduğu anlaşılmaktadır. Yine İl İtmiş Kağan’ın son Göktürk hükümdarı Ozmış Kağan üzerine yaptığı seferde Dokuz Oğuz budununun hepsini topladığı belirtilmektedir. Ancak Oğuzlar’ın sekizinin kağanın yanında yer almadığı ve sadece bir boyun sadık kaldığı görülmektedir. İsyan eden Oğuzlar’ın başında, “yabgu” unvanını Köl Bilge Kağan’ın verdiği Tay Bilge Tutuk gelmekteydi. Oğuzlar Göktürk kağanlarına olduğu gibi Uygur hükümdarlarına da ilk yıllardan itibaren bağımsızlıklarını kazanmak için isyan etmişlerdi. Hatta Oğuzlar bu maksatla doğu komşuları Dokuz Tatarlar’la bir ittifak da yapmışlardı. İl İtmiş Bilge Kağan, 749 yılının ilk aylarında Oğuzlar’la müttefiki Dokuz Tatarlar’ı yola getirmek maksadıyla harekete geçip güz mevsimine kadar bu tehlikeli isyanı bastırmak için uğraştı; onlara karşı bazı başarılar elde etti ve bilhassa Oğuzlar’ın halk tabakasından büyük kısmını esir aldı. Fakat onlara merhamet göstererek göçkün ve davarlarına dokunmadı. Oğuzlar kağanın bu bağışlayıcı tutumuna rağmen ona itaat etmediler ve bu yüzden Burgu’da yeniden yapılan savaşta İl İtmiş Kağan tarafından bu defa büyük bir yenilgiye uğratıldılar. Buna rağmen Oğuzlar Göktürkler’e karşı olduğu gibi Uygurlar’a karşı da mücadeleden vazgeçmediler.
Bundan sonra Oğuz adı, 750’de (bars yılı) Kem ırmağı kıyılarında oturan Çikler’e karşı yapılan bir seferden sonra kitâbede geçmektedir. Ayrıca İl İtmiş Kağan’ın 751’de (tavşan yılı) Ötüken yöresinde yazdırdığı ikinci kitâbede Oğuz adına sadece bir defa yer verilmiştir. Kağan yine sonuncu kitâbesinde Basmıl ve Karluklar’la yaptığı savaşı anlatırken Çin’e sığınmış olan Oğuzlar’la Göktürkler’in de düşmanlarla birleşerek harekete geçtiklerini söyler. Aynı kitâbenin sonunda üç tuğlu Türk budun ile Sekiz Oğuz ve Dokuz Tatarlar mağlûp kavimler olarak anılır. Bu ifade ve yine aynı kitâbedeki diğer sözler, Oğuzlar’ın en sonunda kağana itaat ettiklerini ve Uygurlar’ın yanında eski mevkilerini aldıklarını kesin bir şekilde göstermektedir.
Öne çıkan resim:Karabalgasun Yazıtı veya Kitabesi, MS 808-821 yılları arasında, 8. Uygur Kağanı'nın hüküm sürmüş olduğu dönemde Eski Türkçe, Soğdca ve Çince dillerinde yazılmış üçdilli bir yazıt.
Yorumlar
Yorum Gönder