Çin’de 2500 Yıllık Mezarda Kenevir Bitkileriyle Gömülmüş İskelet Bulundu
Jiayi mezarı, gömülen nesneler ve kemik kalıntılarının üzerindeki kenevir bitkileri.
F: Hongen Jiang et al. Economic Botany. 2016.
Kuzeybatı Çin’de iyi derecede korunmuş bir metrelik kenevir bitkileri ile birlikte gömülen 2500 yıllık mezar bulundu.
aklaşık 2500 yıl önce, ölen bir adam özenle hazırlanmış bir mezara gömüldü ve göğüs bölgesi 13 farklı kenevir bitkisinden yapılmış örtü ile kapatıldı.
Ölülerin kenevir bitkisinden yapılan örtülerle gömüldüğü sayılı Orta Avrasya mezarlarından biri olan bu mezar, Çin’in kuzeybatısında yer alıyor ve o bölgede yaşayan tarih öncesi insanların ritüellerinde bitkileri nasıl kullandıkları hakkında bilgi veriyor.
Araştırmacılar, dikkate değer arkeobotanik bulgular içeren bu mezarın bugünkü bölge halkının yeni bir mezarlık inşa etmeye karar vermesi üzerine ortaya çıktığını belirtiyor.
Bölgeye ulaşan arkeologlar, mezarlara yaylar, oklar ile keçi, koyun ve at gibi evcil hayvanların kafataslarından oluşan nesneler gömüldüğünü keşfetti. Bu bulgular, bölgedeki antik insanların avcılık ve hayvan yetiştiriciliği yaptığını da gösteriyor.
Bazı mezarlarda bulunan pişmiş toprak çömlekler üzerinde yapılan incelemeler, antik Jiayi mezarlık alanının Subeixi kültürüne ait olduğunu ortaya koydu. Yaklaşık 3.000 yıl öncesinden itibaren Turpan Havzası bölgesinde yaşayan Subeixi insanlarının daha sonra tarımcı topluluğuna dönüştüğü anlaşılıyor.
13 farklı kenevir bitkisi
Arkeologlar, bölgede 240 adet mezar ortaya çıkardı. Yaklaşık 35 yaşındaki Kafkasyalı bir erkeğe ait olduğu düşünülen kemikler, ahşaplardan oluşan bir yatağın üzerinde yer alıyor. Etrafında pişmiş toprak çömlekler bulunan iskeletin kafası ise kamışlardan yapılan bir yastık üzerine yerleştirilmiş.
Daha şaşırtıcı olansa, iskeletin üzerine çaprazlama olarak yerleştirilmiş 13 adet dişi kenevir bitkisinin bulunması oldu. Boyları 49 ile 90 santimetre arasında değişen bitkilerin kökleri leğen kemiğinin altında kalan bölgeye yerleştirilmişti, üst kısımlar ise neredeyse çenenin altına kadar uzanıyor.
Turpan Havazı’ndaki araştırmalar sırasında keşfedilen mezar, 240 mezarın bulunduğu Jiayi mezarlığında bulunuyor. Bu mezarlığın tarihlendiği dönemde, çöldeki bir vaha olan Turpan, İpek Yolu’ndaki önemli duraklardan biriydi.
Olgunlaşmamış tohumlar, bitkilerin yaz sonlarında koparıldığını ve kişinin Ağustos sonu ya da Eylül başında gömülmüş olabileceğini gösteriyor. Radyokarbon analizleri neticesinde mezarın 2.400 ila 2.800 yıllık olduğu tahmin ediliyor. Kenevirlerin günümüze kadar ulaşmasının nedeni ise bölgenin kuru iklimi olabilir. Kırkkilit otu ve kamış gibi bitkilerin yanı sıra kum ve çakıl taşından oluşan nehir tortuları da antik mezarlık alanının nehir yatağının yakınlarına kurulmuş olabileceğini gösteriyor.
Avrasya’da kenevir o dönemde çok popülerdi
Jiayi mezarı, kenevir bulunan sayılı antik mezardan biri. 2006 yılında yayımlanan bir çalışmaya göre, Turpan Havzası bölgesi MÖ. birinci bin yıla uzandığı tahmin edilen Yanghai mezarlık alanına da ev sahipliği yapıyor. Subeixi insanlarına ait olan mezarlardan birinde ölünün yanına yerleştirilmiş deri bir örgü sepet ve ahşap çömleğin içinde kenevir bitkilerine rastlanmıştı. Mezarda kenevirin tekstil ya da ip yapımında kullanıldığına dair bir kanıt olmasa da büyük tohum kalıntıları ve yüksek oranda kannabinol bitkinin psikoaktif bir madde olarak kullanıldığına işaret ediyor.
Bir başka antik Yanghai mezarında bulunan kenevir çiçeklikleri ise insanların tıbbi amaçlarla keneviri kullanmış olabileceğini gösteriyor.
Çin’in yanı sıra Sibirya bölgesinin güneyinde bulunan ve Pazırık kültürüne ait olduğu bilinen mezarlardaki bulgular da kenevirin psikoaktif kullanımdan çok ritüel amaçla kullanıldığı fikrini destekliyor. Ortaya çıkarılan bir diğer mezarda ise göğüs kanserinden ölen bir kadının kenevir kullandığına dair bulgulara ulaşılmıştı.
Journal Economic Botany dergisinde yayımlanan araştırmanın sonuçlarına göre kenevir, MÖ. ilk binyılda yaşamış Orta Avrasya insanları tarafından tıbbi, spiritüel ya da ritüel amaçlar için kullanıldı.
Live Science. 24 Ekim 2016.
Makale: http://link.springer.com/article/10.1007/s12231-016-9351-1
Yorumlar
Yorum Gönder