Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İpek Yolu 4000 Yıl Önce Göçebeler ve Hayvanları Tarafından Şekillendirildi

Resim
Yüksek rakımlı yamaçlarda otlayan koyun sürüsü. Özbekistan. 2000 metre yükseklik. F: Michael Frachetti İpek Yolu 4000 Yıl Önce Göçebeler ve Hayvanları Tarafından Şekillendirildi Yeni yapılan bir araştırmaya göre, İpek Yolu yaklaşık 4.000 yıl önce göçebe çoban ve onların hayvanlarının hareketleriyle şekillenmiş olabilir. Araştırmaya göre, göçebe hayvancı toplulukların mevsimlik göç hareketleri, Çin’den doğu Akdeniz’e uzanan bu karmaşık yol ağının coğrafyasını şekillendirdi. İpek Yolu’nun nasıl ve ne zaman ortaya çıktığı hakkında çok az şey biliniyor. Fakat yeni yapılan bir araştırma, bu konu hakkında yeni fikirler ortaya atıyor. Nature dergisinde yayımlanan araştırma, İpek Yolu’nun hiçbir zaman statik bir yol ağı olmadığını, ticareti ve ekonomiyi geliştirmek için yoktan yere var olmadığını kabul ediyor. Araştırmanın baş yazarı Michael Frachetti, “İpek Yolu’ndan konuşurken sıklıkla yapılan hata, onu belirli bir zamanda güçlü devletler tarafından başlatılan bir şey olarak gör

İpek Yolu’nun Tibet’ten Geçen Yeni Bir Kolu Bulundu

Resim
Görsel kaynağı: “Earliest Tea as Evidence for One Branch of the Silk Road Across the Tibetan Plateau,” by Houyuan Lu et Al., in Scientific Reports, Vol. 6, January  2016; Harita kaynağı – Mapping Specialists İpek Yolu’nun Tibet’ten Geçen Yeni Bir Kolu Bulundu Doğu ve Batı arasında hem kültür hem de mal değiş-tokuşuna olanak sağlayan İpek Yolu’nun Gobi Çölü’nün ovaları ile dağ etekleri arasında uzun yatay mesafeler boyunca dolandığı düşünülüyordu. Görkemli bir mezarda yeni keşfedilen kalıntılar ise ticaret yolunun Tibet’in yüksek rakımlarına da uğradığını gösteriyor, ve böylece İpek Yolu’nun daha önce bilinmeyen bir kolunu ortaya çıkarıyor. 2005’te keşişler tarafından keşfedilen 1,800 yıllık mezar, Tibet’in Ngari bölgesinde deniz seviyesinden 4300 km yüksekte yer alıyor. 2012’de kazılar başladığında arkeologlar, mezarın içinde büyük miktarda tipik Çin malları bulunmasına şaşırdı. Buradaki eşyalar, tüccarların Çin’den Tibet’e, daha sonradan kaybolmuş bir yol üzerinden seyah

Afganistan'ın yitik kervansaraylarını casus uydular buldu

Resim
Afganistan'ın yitik kervansaraylarını casus uydular buldu ABD'nin İpek Yolu üzerinde kol gezen casus uyduları ülkenin her karışını fotoğraflıyor. Askeri amaçla çekilen görüntüleri kullanan arkeologlar, Afganistan'da İpek Yolu üzerindeki kayıp kervansarayları ortaya çıkardı. Amerika'nın casus uydularından elde edilen görüntüler, askeri amaçların yanı sıra; İpek Yolu'ndaki kayıp uygarlıkların izlerini ortaya çıkartmak için de  kullanıldı. Arkeologlar,  Afganistan'ın arkeolojik zenginliklerini haritalandırmak,  antik sitelerini tespit için, uzaktan algılama teknolojisi ile elde edilen görüntülerdeki verileri kullandılar.  Belh kentinin çevresindeki , Sistan ve Helmend eyaletlerinde on yıllardır süren casusluk araştırmalarından elde edilen verilerle kayıp uygarlıklara ait izler ortaya çıkarıldı. Sciencemag sitesinden Andrew Lawler'ın haberine göre;  arkeolojik araştırma; ticari ve casusluk amaçlı uydularının yanı sıra dronlar tarafından toplanan

Çinli arkeologlar İpek Yolunun kayıp şehrini jeolojik yöntemle buldu

Resim
Çinli arkeologlar İpek Yolunun kayıp şehrini jeolojik yöntemle buldu Doğu Türkistan'ın Kuçar kentinde antik Qiuci kentinin sınırlarını belirlemekte çaresiz kalan arkeologlar jeologlardan yardım istedi. Arkeoloji çalışmaları için özel yöntem geliştiren Çinli jeologun hedefi Mısır ve Mezopotamya'da çalışan arkeologlarla çalışmak. Asıl işi yer altında petrol ve mineral aramak olan Çinli jeolog Guo Ziqi, arkeolojiye hizmet ederek, İpek Yolu'nun kumlarına gömülmüş antik şkentlerin ve devletlerin kültürel mirasını ortaya çıkartmaya çalışıyor. Guo Ziqi ve Çin Bilimler Akademisi Havacılık Bilgi Araştırma Enstitüsü'nden arkadaşları, Çin'in kuzeybatısındaki Doğu Türkistan olarak bilinen Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde bugünkü adı Kuçar (Kuqa) olan yerleşim alanında 2 bin yıl önce hüküm süren Qiuci devletine ait kalıntılar arayan arkeologlarının yardımına koştular...  Xinhua haber ajansının haberine göre; aslında onları yardıma çağıran Sincan Kültürel Miras

İpek Yolu 4 bin yıl önce de Bozkır çobanlarınca kullanılmış

Resim
İpek Yolu 4 bin yıl önce de Bozkır çobanlarınca kullanılmış Arkeolojik veriler ve bilimsel araştırmalar, İpek Yolu'nun ticari taşımacılık için kullanılmaya başlamasından en az bin yıl önce dağ çobanlarının yol güzergahı olduğunu gösteriyor. Parça parça olmuş hayvan kemiklerinden oluşan zooarkeoloji verileri, Kütle Spektrometresi ve ZooMS teknikleri ile incelendi. Sibirya'daki Rusya Bilimler Akademisi Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü (IAET) ile Max Planck İnsanlık Bilimi Enstitüsü (MPI-SHH) arkeologları İpek Yolu mecrasından toplanan küçük hayvan kemiklerini inceleyerek ve DNA'ları kullanarak ilginç bulgular ortaya çıkardılar. PLOS ONE dergisinde yayınlanan makaleye göre, sığır, koyun ve keçi gibi evcil hayvanlar dört bin yıldan fazla uzun bir süre önce güney Kırgızistan'ın yüksek dağ koridorları kullanılarak güdülüyordu. Plos One dergisinde 31 Ekim tarihinde William Taylor, Svetlana Shnaider, Aida Abdykanova, Antoine Fages, Frido Welker, Franziska Irme

Dr. Omura: Kaman'da İpek Yolu'ndan daha eski bir yol var

Resim
Dr. Omura: Kaman'da İpek Yolu'ndan daha eski bir yol var Kırşehir'de 4 bin 300 yıl öncesine ait yanmış saray kalıntısı bulunduğunu belirten Kalehöyük Arkeoloji Kazıları Başkanı Dr. Sachihiro Omura, buradan İpek Yolu'ndan daha eski bir ticaret yolu geçiyor. En az 10 bin yıllık bir yol var burada, yolun güzargahındaki izleri takip ediyoruz ve Orta Asya'ya kadar uzandığını tahmin ediyoruz, dedi. Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü Başkanı ve Kalehöyük Arkeoloji Kazıları Lideri Dr. Sachihiro Omura, Kırşehir'in Kaman ilçesindeki arkeolojik kalıntılardan hareketle Orta Asya'ya dek uzadığı tahmin edilen en az 10 bin yıllık bir ticaret yolu tespit ettiklerini söyledi.  Kırşehir'de Turizm Haftası açılışı programı Japon Hükümeti'nin "Kültürel Mirası Koruma Projesi" çerçevesinde Kaman ilçesi Çağırkan Kasabasında gerçekleştirildi. Kalehöyük Arkeoloji Müzesinde düzenlenen programa; Vali İbrahim Akın, Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, Mil

Türk ve Çin kültürlerinde koç

Resim
Türk ve Çin kültürlerinde koç At yılını geriden bırakan Çin, Koç Yılı'na girmek üzere. At ve koç, Türk ve Çin kültürlerinde özel bir yere sahip. İki halkın maddi kültür öğeleri incelendiğinde, benzer hayvan figürlerine benzer değerler atfettikleri görülüyor. Bunu elbette tesadüfle açıklayamayız. Bu benzerlik, iki halkın, tarihin uzun bir döneminde, ortak bir kültür dairesini paylaşmalarından kaynaklanıyor. Kurban olarak koç Türklerin koça değer vermelerinin İslamiyet öncesi kaynakları olduğu gibi, İslam'ın kabul edilmesinden sonra bu hayvana verilen değer ayrı bir boyut kazanmıştır. Koçun, İslam dünyasında sembolik bir anlamı var. Hikâye malum: Hz. İbrahim, Allah'ın rızasını kazanmak için oğlu İsmail'i dağa götürür. Ancak bu esnada kendisine bir koç gönderilir. Oğlunu değil, bu koçu kurban etmesi istenir. Koç, bu hikâyede bir semboldür. Peki, neyin sembolü? Elbette lezzetli bir etin, kavurmanın, karın doyurmanın değil. Ama zaafların sembolü. İnsanın h

Favell Lee Mortimer ‘Asya’da Uzaklarda’ kitabından (Bir Misyonerin Seyahat Notları) ÇİN Çinli bana bakarak, “Havvv, havv” dedi. :)

Resim
ÇİN  Dünyada Çin gibi bir başka ülke yoktur. Bu ülke çok az nüfusu olan İran’dan çok farklıdır. Çin puta tapanların ülkesi olup Hıristiyan İngiltere’den de çok farklıdır. Tanrı tanımaz kâfir bir ülke olmasına rağmen Çin uygar bir memlekettir. Çinliler sessiz, sakin ve çalışkan bir millettirler. Çin’de elinizde bir saatle caddenin köşesinde dursanız ve saatin her tıklayışında bir Çinli önünüzden geçse, tüm Çin nüfusunu saymak on iki yılınızı alacaktır, çünkü Çin’in nüfusu üç yüz altmış milyondur. Dünyadaki bütün insanlar toplansa her üç kişiden biri Çinli olurdu. Bu büyük ulusun Tanrı’yı ve onun Oğlu’nu bilmemesi ne kadar üzücüdür. Nüfusun fazla olmasına karşın bu ülkede yeterli gıda yoktur ve bu nedenle insanlar yarı tok yaşarlar. Çin’de fakirlerin pirinçten başka yiyecek sudan başka içecek bir şeyleri yoktur. Pirince sadece biraz domuz ya da balık eti karıştırırlar. Bu ülkede fare, yılan, solucan, kedi ve köpek etleri de domuz eti kadar makbul kabul edilir ve onun kadar pahalıy

"Orta Asya'nın Tarım Mumyaları"

Resim
"Orta Asya'nın Tarım Mumyaları" Bu görmüş olduğumuz 4.000 yıllık mumya, Çin’in kurak Doğu Türkistan eyaletindeki Tarım Havzası’nda bulunan onlarca mumyadan sadece biri. Mumyanın özelliği, bulunduğu bölgede Çinlilerden çok önce yaşamış olması ve görünümüyle Kafkasyalı insanlara benzerlik göstermesi. Bu iki unsur, Çin’in bulunduğu topraklardaki ilk yerleşimcilerin Çin’li olmadıkları teorisini ortaya atıyor. Mumyaların görünümleri, Bronz Çağı’nda yaşamış bu göçebelerin Hint-Avru pa dilleri konuştuğu ve Rusya veya Ukrayna’dan gelmiş olabileceğini öne sürüyor. _ Mumyalar, National Geographic Topluluğu’nun, insan genetiğinin zaman içinde nasıl değişim gösterdiğini araştıran projesi kapsamında incelendi. Projenin başındaki Spencer Well, Tarım Havzası mumyalarının Çin’in batı bölgelerine kültürlerini, kendilerine özgü eşyalarını ve genlerini getirdiklerini, hatta atı ilk evcilleştiren insanlar da olabileceklerini belirtti. Kaynak hürriyet.. Bunlar kim mi ?

Pirinç İlk Kez İndus Halkları Tarafından Hindistan’da Yetiştirilmiş

Resim
                        Rakhigari sit alanı F: Toprak, Su ve Yerleşim Projesi  Pirinç İlk Kez İndus Halkları Tarafından Hindistan’da Yetiştirilmiş Tunç çağı boyunca Pakistan ve Kuzeybatı Hindistan’a kadar uzanan bir alanda var olan İndus medeniyetinin, bilinenden çok daha önce pirinç yetiştirdiği ortaya çıktı. Güney Asya’da tespit edilen ehlilleştirilmiş pirinç çiftlikleri, tahmin edilenden çok daha öncesine tarihlendi. Daha önceki araştırmalara dayanarak pirincin ilk ehlilleştirildiği yerin Çin olduğu düşünülüyordu. Araştırmalar İndus insanlarının her mevsime özgü karmaşık, çoklu ekin faaliyetlerinde bulunan ilk insanlar olduğunu ortaya koyuyor. Yaz boyunca pirinç, fıstık ve fasulye gibi ürünleri yetiştiren insanların farklı sulama rejimlerine ihtiyaç duyan buğday, arpa ve bakliyat gibi başka ekin bitkilerini de yetiştirdikleri araştırmalar sonucunda ortaya çıktı. Bununla beraber ekin yapmaya daha müsait olan alanlarda yaşayan İndus çiftçilerinin büyük kentlerin pazarl