ÇİN ve çevresi. Mitler ve efsaneler. P'an-hou, köpek ata.
ÇİN ve çevresi. Mitler ve efsaneler.
P'an-hou, köpek ata
Çinliler için bu Barbarlar, onları hayvanlarla ilişkilendiren başka inanış ların da nesneleriydiler. Onları imleyen adlar çoğu zaman aynı zamanda dört ayaklı hayvanları ve böcekleri de yazmaya yarayan harflerin aynısıdır. Ayrıca, bu halkiara karşı seferler, askeri seferden çok av seferi olarakkabul görmüşlerdir. Yalnızca uygar dünya gerçekten "insani" idi; "Dört Deniz" öylesine bir bölgedir ki orada Barbarlar, hayvanlar ve demonlar birbirlerinden ayırdedilemezler. Yine de, Çin uygarlığı bu basamaklarda adım adım yükseldi, bazı halkları yuttu, bazılarını boyunduruk altına (onlara "pişmiş" denirdi) aldı, bazıları ise, daha dirayetli çıkanlar, bağımsızlıklarını korudu (onlara ise "çiğ" dendi). Barbarlada Çin!iler arasındaki karmaşık ve bulanıkbu ilişkilerin yansımalarım, ikincilerin az ya da çok sadakatle yazıya geçirdikleri efsanelerde buluruz. Bu maddeye, tam anlamıyla "barbar" sayılınasa da, Tchou ülkesinin efsanelerini de katacağız.
P'an-hou, köpek ata.
Çin'in güneyinde yaşayan birçok yerli halkın, bir köpek olup da P'an-hou adını taşıyan bir ataya ilişkin bir miti vardır. Bu efsanenin birçok değişkesi vardır ama en tanınınışı Heou Han
chou'nun (Sonraki Hanların Tarihi) Güney Barbarları, Manlara İlişkin bölümün başında yeralanıdır. Mitik hükümdar Kao-sin'in (yani Ti K'ou) zamanında, Jong-Köpek Barbarlan karışıklık yaratmaktadır ve bu denetim altına alınamamaktadır. Hükümdar bir haber salar: Düşman komutanının başına getirecek olana bol bol altın, bin ocaklık bir tirnar ve gelin olarak da küçük kızını
verecektir. İmparatorun tüyleri beş farklı renkte olan bir köpeği vardır; düşmanın başını getiren de P'an-hou adlı bu köpek olur.
Hükümdar sıkıntılıdır, ama genç prenses babasına sözünü tutmazlık edemeyeceğini hatırlatır. Kızını verir, bunun üzerine P'anhou kızı sırtlar, Güney Dağı'na gider, girmesi çok zor bir "taş odaya" çekilir. İmparatorkızını bulsunlar diye elçiler, muhafızlar çıkartır, hepsi de ilerlemelerine engel olan fırtınalarla karşılaşırlar. Nihayet çiftin altı kız, altı oğlan çocuğu olur ve bunlar, P'anhou'nun ölümünden sonra kend.i aralarında evlenirler ve Man kabilesi buradan doğar. İmparator onlara, P'an-hou'nun başarı ları ve bir Çinli prensesten geliyor olmaları nedeniyle vergi ve iş
muhafiyetibağışlar. Bu efsane, Çin'in güney kesimlerinde, Tcheukiang, Kouang-si, Kouei-tcheou, Yun-nan ve Tonkin dağlarında yaşayan Hia-minlerde, Miaolarda ve Yaolarda canlı kalmıştır.
Köpek-atanın sunağı evlerde bulunmakla kalmaz, hatırası giyimkuşam ayrıntılarıyla da yadedilir, özellikle de kadınların saç biçimleriyle. Hia-min değişkesine göre P'an-hou, İmparator'un kızını
ona vermeye çekindiğini görünce, kendisini altın bir çan altına koymalarını ve yedi gün yedi gece beklemelerini söyler, böylece insana dönüşecektir. Ama altıncı gün, prenses dayanamaz çanı
kaldırır: P'an-hou'nun gövdesin insan gövdesine dönüşmüş ancak başı köpek başı olarak kalmıştır. O zamanP'an-hou kıyafetlerini kuşanır, prenses de saçlarını köpek başı biçiminde yapar. Evlenirler, dağa giderler, bir kız ve üç oğlan çocukları olur.Heou Han chou'nun şerhinde zikredilen ve köpek-atanın
adını açıklamak isteyen oldukça yaygınbir değişkeye göre, Kao sin sarayında kullaklarından rahatsız olan yaşlı birkadın vardır:Kadının ağrıyan kulağından bir çeşit koza çıkarılmış ve bir su kabağı (hou) içine konmuş, kabağın üstü bir tepsi (p' an) ile örtülmüştür; bu koza P'an-hou adı verilen 5 renkli bir köpeğe dönüşmüştür
chou'nun (Sonraki Hanların Tarihi) Güney Barbarları, Manlara İlişkin bölümün başında yeralanıdır. Mitik hükümdar Kao-sin'in (yani Ti K'ou) zamanında, Jong-Köpek Barbarlan karışıklık yaratmaktadır ve bu denetim altına alınamamaktadır. Hükümdar bir haber salar: Düşman komutanının başına getirecek olana bol bol altın, bin ocaklık bir tirnar ve gelin olarak da küçük kızını
verecektir. İmparatorun tüyleri beş farklı renkte olan bir köpeği vardır; düşmanın başını getiren de P'an-hou adlı bu köpek olur.
Hükümdar sıkıntılıdır, ama genç prenses babasına sözünü tutmazlık edemeyeceğini hatırlatır. Kızını verir, bunun üzerine P'anhou kızı sırtlar, Güney Dağı'na gider, girmesi çok zor bir "taş odaya" çekilir. İmparatorkızını bulsunlar diye elçiler, muhafızlar çıkartır, hepsi de ilerlemelerine engel olan fırtınalarla karşılaşırlar. Nihayet çiftin altı kız, altı oğlan çocuğu olur ve bunlar, P'anhou'nun ölümünden sonra kend.i aralarında evlenirler ve Man kabilesi buradan doğar. İmparator onlara, P'an-hou'nun başarı ları ve bir Çinli prensesten geliyor olmaları nedeniyle vergi ve iş
muhafiyetibağışlar. Bu efsane, Çin'in güney kesimlerinde, Tcheukiang, Kouang-si, Kouei-tcheou, Yun-nan ve Tonkin dağlarında yaşayan Hia-minlerde, Miaolarda ve Yaolarda canlı kalmıştır.
Köpek-atanın sunağı evlerde bulunmakla kalmaz, hatırası giyimkuşam ayrıntılarıyla da yadedilir, özellikle de kadınların saç biçimleriyle. Hia-min değişkesine göre P'an-hou, İmparator'un kızını
ona vermeye çekindiğini görünce, kendisini altın bir çan altına koymalarını ve yedi gün yedi gece beklemelerini söyler, böylece insana dönüşecektir. Ama altıncı gün, prenses dayanamaz çanı
kaldırır: P'an-hou'nun gövdesin insan gövdesine dönüşmüş ancak başı köpek başı olarak kalmıştır. O zamanP'an-hou kıyafetlerini kuşanır, prenses de saçlarını köpek başı biçiminde yapar. Evlenirler, dağa giderler, bir kız ve üç oğlan çocukları olur.Heou Han chou'nun şerhinde zikredilen ve köpek-atanın
adını açıklamak isteyen oldukça yaygınbir değişkeye göre, Kao sin sarayında kullaklarından rahatsız olan yaşlı birkadın vardır:Kadının ağrıyan kulağından bir çeşit koza çıkarılmış ve bir su kabağı (hou) içine konmuş, kabağın üstü bir tepsi (p' an) ile örtülmüştür; bu koza P'an-hou adı verilen 5 renkli bir köpeğe dönüşmüştür
Güneydeki yerli halkları arasında yaygın olan bu efsane,bazı çözümlenınemiş soruları beraberinde getirmiştir:a) P'an-hou ile P'an-kou arasında ne tür bir ilişki vardır?
P'an-ko u kozmik bir kişidir, ezeli Kaos'tan doğmuştur ve yer ile gök birbirinden uzaklaştıkça, o giderek büyür. Son olarak vücudunun değişik parçalarından yıldızlar, dağ, nehir ve evreni oluş
turan diğer unsurlar türer. Bu mit, P'an-hou mitinden oldukça farklıdır; bununla birlikte P'an-hou ile P'an-kou adları arasında belli bir benzerlik söz konusudur. Öte yandan sözünü ettiğimiz
bu iki mit, aynı bölge insanına aittir. Etnolojik araştırmaların sonucuna bakılırsa P'an-kou'ya göre
P ' an-hou'ya tapanlarınsayısı daha fazladır; ancakbazen bu iki adın birbiriyle karıştınldığı görülmektedir. Birçok kabile P'an-hou efsanesinin aniatısını resimler!e yaşatır. Bu kabile insanları için Çinli hükümdann, atalarını vergiden muaf tutması konusu oldukça önemlidir.b) Heou Han chou anlatısında P'an-hou'nun karşısına çıkacak düşmanı, Jang-Köpekler'in komutanıdır. Bu topluluklar,
Chen-si ve Chan-si'de yaşarlarmış. Adından da belli olacağıgibi Köpek'e karşı özel bir ilgileri vardır. Chan hai king, JangKöpekler'in ülkesinden sözederken K'iuang-jong adında, insanyüzlü ve hayvan vücutlu bir ruhun varolduğunu söyler. Yapıtınbaşka bir yerinde (12. bölüm) bu ülkeden K'iuan-fong kouoyani timarlı köpek ülkesi olarak sözedilir. Bu metne eşlik edenresimde yeralan bölge sakini, köpeğe benzermiş; bu adamınönünde diz çökmüş, yiyecek ve içecek ikram eden bir kadın
varmış. Buhikayenin P' an-hou 'ya gönderme yapıp yapmadığını Söylemek olanaksızdır. Kouo P'ou, yaptığı yorumda her iki efsaneyi, yani, Heou Han chou ve diğer efsaneyi özetleyerek anlatır.
Bu ikinci efsaneye göre K'iuan-fong kouo, insanların beyaz bir köpek çiftinden türediği Köpekler Ülkesi'dir. "Köpekler Ülkesi", kuzeyde ve güneyde olduğu gibi batıda da vardır; bu ülkelerde
erkekler, birer köpektir; kadınlar ise Çinli kadınlar gibi beslenen ve giyinen kadındırlar. Oysa köpekler (daha çok insan vücutlu ve köpek kafalı yaratıklardır bunlar), elbise kullamazlar ve çiğ
etle beslenir!er. Her yerde gelenekler, köpeği, vahşiliğin, doğanın, kadının ve kültürün simgesi olarak göstermiştir. Bununla birlikte P'an-hou'nun tamamen insana dönüşmesini engelleyen
bir kadındır. Bu bizi P 'an-hou ile P'an-kou mitlerinin arasında bazı ortak noktaların olduğunu düşünmeye götürür (bkz. Eberhard, Lokalkulturen II, s. 80). P'an-kou, Houen-touen'den yani
Kaos'tan varolur. Houen-touen ise kozmik yumurta ya da çanta biçimindeki evrendir. Houen-touen'i tasvir eden ve benzetme yoluyla anlatan eski yazılarda belirtildiği kadarıyla bu yaratık,
gözleri kör ve kulakları sağır bir köpeğe benzer. Ancak Man kabilesinin insanları, P'an-hou öldüğü zaman, onun bir ağacın içine iğnelerle tutturularak yerleştirildiğini anlatmışlardır. İlk bakıştabu eylemin anlamı pek açık değildir. Ayrıca, biranlıköfkeyle, gökyüzünü simgeleyen içi kan dolu bir tulum astırarak oklarını fırlatan Yin sülalesinin bir kralının eski efsanesini çağrıştırır.
Bununla beraber P 'an-kou'nun gökyüzü olduğuna İnanmak, biraz zordur. Buna karşın, Kaos ile Houen-touen aynı şeyler ise, okla delme eylemi ile Tchouangtseu'nun Houen-touen'i arasında
benzerlik kurmak gerekir. İki tanrı, Tchouang tseu'nun Houentouen'ine delikler(duyu organlarını simgeler) açmak istemişlerdir
P'an-ko u kozmik bir kişidir, ezeli Kaos'tan doğmuştur ve yer ile gök birbirinden uzaklaştıkça, o giderek büyür. Son olarak vücudunun değişik parçalarından yıldızlar, dağ, nehir ve evreni oluş
turan diğer unsurlar türer. Bu mit, P'an-hou mitinden oldukça farklıdır; bununla birlikte P'an-hou ile P'an-kou adları arasında belli bir benzerlik söz konusudur. Öte yandan sözünü ettiğimiz
bu iki mit, aynı bölge insanına aittir. Etnolojik araştırmaların sonucuna bakılırsa P'an-kou'ya göre
P ' an-hou'ya tapanlarınsayısı daha fazladır; ancakbazen bu iki adın birbiriyle karıştınldığı görülmektedir. Birçok kabile P'an-hou efsanesinin aniatısını resimler!e yaşatır. Bu kabile insanları için Çinli hükümdann, atalarını vergiden muaf tutması konusu oldukça önemlidir.b) Heou Han chou anlatısında P'an-hou'nun karşısına çıkacak düşmanı, Jang-Köpekler'in komutanıdır. Bu topluluklar,
Chen-si ve Chan-si'de yaşarlarmış. Adından da belli olacağıgibi Köpek'e karşı özel bir ilgileri vardır. Chan hai king, JangKöpekler'in ülkesinden sözederken K'iuang-jong adında, insanyüzlü ve hayvan vücutlu bir ruhun varolduğunu söyler. Yapıtınbaşka bir yerinde (12. bölüm) bu ülkeden K'iuan-fong kouoyani timarlı köpek ülkesi olarak sözedilir. Bu metne eşlik edenresimde yeralan bölge sakini, köpeğe benzermiş; bu adamınönünde diz çökmüş, yiyecek ve içecek ikram eden bir kadın
varmış. Buhikayenin P' an-hou 'ya gönderme yapıp yapmadığını Söylemek olanaksızdır. Kouo P'ou, yaptığı yorumda her iki efsaneyi, yani, Heou Han chou ve diğer efsaneyi özetleyerek anlatır.
Bu ikinci efsaneye göre K'iuan-fong kouo, insanların beyaz bir köpek çiftinden türediği Köpekler Ülkesi'dir. "Köpekler Ülkesi", kuzeyde ve güneyde olduğu gibi batıda da vardır; bu ülkelerde
erkekler, birer köpektir; kadınlar ise Çinli kadınlar gibi beslenen ve giyinen kadındırlar. Oysa köpekler (daha çok insan vücutlu ve köpek kafalı yaratıklardır bunlar), elbise kullamazlar ve çiğ
etle beslenir!er. Her yerde gelenekler, köpeği, vahşiliğin, doğanın, kadının ve kültürün simgesi olarak göstermiştir. Bununla birlikte P'an-hou'nun tamamen insana dönüşmesini engelleyen
bir kadındır. Bu bizi P 'an-hou ile P'an-kou mitlerinin arasında bazı ortak noktaların olduğunu düşünmeye götürür (bkz. Eberhard, Lokalkulturen II, s. 80). P'an-kou, Houen-touen'den yani
Kaos'tan varolur. Houen-touen ise kozmik yumurta ya da çanta biçimindeki evrendir. Houen-touen'i tasvir eden ve benzetme yoluyla anlatan eski yazılarda belirtildiği kadarıyla bu yaratık,
gözleri kör ve kulakları sağır bir köpeğe benzer. Ancak Man kabilesinin insanları, P'an-hou öldüğü zaman, onun bir ağacın içine iğnelerle tutturularak yerleştirildiğini anlatmışlardır. İlk bakıştabu eylemin anlamı pek açık değildir. Ayrıca, biranlıköfkeyle, gökyüzünü simgeleyen içi kan dolu bir tulum astırarak oklarını fırlatan Yin sülalesinin bir kralının eski efsanesini çağrıştırır.
Bununla beraber P 'an-kou'nun gökyüzü olduğuna İnanmak, biraz zordur. Buna karşın, Kaos ile Houen-touen aynı şeyler ise, okla delme eylemi ile Tchouangtseu'nun Houen-touen'i arasında
benzerlik kurmak gerekir. İki tanrı, Tchouang tseu'nun Houentouen'ine delikler(duyu organlarını simgeler) açmak istemişlerdir
Dolayısıyla ilk bakışta hiçbir ortak noktası bulunmayan P'ankou ile P'an-hou mitleri arasında bazı benzer yönler bulmak olanaksız değildir. Bununyanısıra köpeklerle ilgili mit ve efsanelerin
çok sayıda ve karmaşık olduğunu, ama bütün Uzakdoğu'da korunduğunu, ayrıca da birbirinden uzak yaşayan topluluklarda bu efsane ve mitlere rastlandığını eklemek gerek. Çin yazısı, bumit!erin yayılarak çoğalmasında önemli bir rol oynamış olsa gerek.
Il. Lin-KiunLin-Kiun adlı kahraman, Pa ülkesindeki (doğu Sseutch'ouan) Barbar Mankabilelerinden birisinin atasıdır.
Bunların hepsi, biri kırmızı diğeri siyah iki mağarası bulunan Tchong-li Dağı'ndan gelirler; Pa kabilesi, kırmızı mağaradan, diğerleri ise kara mağaradan. Kabilenin başında henüz reis olmadığı için, kimin fırlattığı kılıç mağaraya isabet ederse o kişinin kabilenin başına getirilmesine karar verilir. Sadece Pa kabilesinden biri başarılı olur; bunun üzerine farklı bir yöntemin uygulanmasına
karar verilir; sadece karada yüzebilen bir gemiyi su içinde çalıştırabilen kişiyi kabile reisi yapmak için anlaşmaya varılır. Bir kez daha yalnızca bir Pa başarılı olur. Bu şekilde Lin-kiun (Buğday
Arnbarı tanrısı) adı verilen kişi, tüm kabile!erin reisi olur. Karada yüzen gemisiyle Yen-yang'a gelir. Burası tuzlu suların ve Tuz tanrıçasının bulunduğu yerdir. Bu tanrıça, Lin-kiun'u alıkoymak
ister; Ancak Lin-kiun kalmayı reddeder. Bunun üzerine tuz tanrıçası böceğe dönüşür, etrafına topladığı diğer böceklerle güneşi karartır. Böylece dünya, on günden fazla karanlıkta kalır. Bir
hileyle Lin-kiun, attığı okla tanrıçayı öldürmeyi başarır; işte o zaman "Gökyüzü açıldı ve güneş ortaya çıktı". Lin-kiun, karada yüzen teknesiyle yolculuğuna devam der, ta ki bir yer bulup da
kendi kentini kurana kadar. Lin-kiun'un ruhu öldükten sonra beyaz bir kaplana dönüşür. Bu beyaz kaplana insankurban edilir. Ancak Sseu-tch'ouan'da kendilerine insan kurban edilmesini
isteyen başka tuz tanrıçaları da vardır. Jen-cheou'da, eyaletin güneyinde bir tuz çeşmesiyle bir Yeşim Kızı tapınağı vardı. Bu kızın kocası yoktu. Bundan dolayı çeşmenin kurumaması için
insanlar, bu kıza kurban olarak, genç erkekleri, doğrudan tuz çeşmesinin sularına atarlardı. Öte yandan aynı bölgede bulunan bir dağda "Batı Dağı tanrısı" olarak adlandırılan büyük bir yılan
vardı. Bölgenin sakinleri, Dağ tanrısına düzenli bir biçimde, kendisine eş olacak bir kız kurban ederlerdi, ta ki günün birinde bilge bir vali yılan tanrıyla kızı evlendirmeyi akıl edene kadar.
Böylece insanların kurban olarak sunuimalarına son verilir.
Bunların hepsi, biri kırmızı diğeri siyah iki mağarası bulunan Tchong-li Dağı'ndan gelirler; Pa kabilesi, kırmızı mağaradan, diğerleri ise kara mağaradan. Kabilenin başında henüz reis olmadığı için, kimin fırlattığı kılıç mağaraya isabet ederse o kişinin kabilenin başına getirilmesine karar verilir. Sadece Pa kabilesinden biri başarılı olur; bunun üzerine farklı bir yöntemin uygulanmasına
karar verilir; sadece karada yüzebilen bir gemiyi su içinde çalıştırabilen kişiyi kabile reisi yapmak için anlaşmaya varılır. Bir kez daha yalnızca bir Pa başarılı olur. Bu şekilde Lin-kiun (Buğday
Arnbarı tanrısı) adı verilen kişi, tüm kabile!erin reisi olur. Karada yüzen gemisiyle Yen-yang'a gelir. Burası tuzlu suların ve Tuz tanrıçasının bulunduğu yerdir. Bu tanrıça, Lin-kiun'u alıkoymak
ister; Ancak Lin-kiun kalmayı reddeder. Bunun üzerine tuz tanrıçası böceğe dönüşür, etrafına topladığı diğer böceklerle güneşi karartır. Böylece dünya, on günden fazla karanlıkta kalır. Bir
hileyle Lin-kiun, attığı okla tanrıçayı öldürmeyi başarır; işte o zaman "Gökyüzü açıldı ve güneş ortaya çıktı". Lin-kiun, karada yüzen teknesiyle yolculuğuna devam der, ta ki bir yer bulup da
kendi kentini kurana kadar. Lin-kiun'un ruhu öldükten sonra beyaz bir kaplana dönüşür. Bu beyaz kaplana insankurban edilir. Ancak Sseu-tch'ouan'da kendilerine insan kurban edilmesini
isteyen başka tuz tanrıçaları da vardır. Jen-cheou'da, eyaletin güneyinde bir tuz çeşmesiyle bir Yeşim Kızı tapınağı vardı. Bu kızın kocası yoktu. Bundan dolayı çeşmenin kurumaması için
insanlar, bu kıza kurban olarak, genç erkekleri, doğrudan tuz çeşmesinin sularına atarlardı. Öte yandan aynı bölgede bulunan bir dağda "Batı Dağı tanrısı" olarak adlandırılan büyük bir yılan
vardı. Bölgenin sakinleri, Dağ tanrısına düzenli bir biçimde, kendisine eş olacak bir kız kurban ederlerdi, ta ki günün birinde bilge bir vali yılan tanrıyla kızı evlendirmeyi akıl edene kadar.
Böylece insanların kurban olarak sunuimalarına son verilir.
III. Chou (Sseu-tch'ouan) kral ve kahramanlarıChou'nun en eski kralı Ts'ang-Ts'ong idi. Ondan sonra Pohouo sonra da Yu-siao kral oldu. Bunlardan her biri, birkaç yüzyıl boyunca krallığı yön etti. Ts'ang-Ts'ong, "İpekböceği orınanı" demektir. Bu ayrıntı çok ilginçtir, çünkü ipekböceklerinin kökeniyle ilgili meşhur efsanenin yaygın olduğu yer, Sceutch'ouan' dır.
Bu efsaneye göre adamın biri yola çıkar; karısı ise kocasını bulup getiren kişiye kızını eş olarak vereceğine söz verir. Ancak kadının kocasını geri getiren bir attır. Kadın verdiği sözü yerinegetireceğine, at öldürülür, derisi de avlu içinde kurutulur. Butulum kızı içine alır ve ipekböceği kozasına dönüşür.
Ts'ang-Ts'ong, halkına ipek böceği yetiştirmeyi ve çiftçiliği öğretİr. ''Yeşil elbiseli tanrı" (Ts'ing-yi chen) sıfatıyla ona adaklar adanır.
Bu üç eski kraldan sonra tahta Tou-yu geçer. Tou-yu, bir su kaynağından gelen ve büyük bir olasılıkla Tuz tanrıçası olan bir kızla evlendikten sonra Wang-ti adını alır. Ondan sonra kral tahtına Pi-ling oturur. Pi-ling, King Devleti (Tch'ou) yurttaşıdır. Bu adam ölmüştü ve nehir, sularıyla sürükleyerek cesedi T ch' eng-to u'ya kadar getirmiş, adam da orada dirilmiştir. Wangti, taşkın sularla baş edebildiği için onu bakan yapar. Bu noktada iki ayrı değişkeyle karşı karşıyayız: İlkine göre Wang-ti, Pi-ling'in karısını baştan çıkarır, ikinci değişkeye göre ise tam tersine Piling, Wang-ti 'nin karısını kendine çekıneye çalışır. Wang-ti, tahtına Pi-ling'i oturttur. Pi-ling ise onu öldürür. Wang-ti, guguk
kuşuna dönüşür. Bu kuş, ağzından kan gelene kadar öter. Onu öterken duymak uğursuzluk getirir, çünkü ayrılığı önceden bildirir. İnsanlar, guguk kuşunun, Chou'nun eski kralının ruhunu taşıdığına inanırlar.
Pi-ling, Büyük Yu'ya oldukça benzeyenünlü bir kahramandır, çünkü o da dağları delebilen biridir. Onun çalışmaları sayesinde Chou ülkesi yaşanabilir bir hale gelir. Adına bakılırsa o, bir
"kaplumbağanın ruhu"dur. Wang-ti'nin tahttan inmesinden (ya da katlinden) sonra Pi-ling, K'aiming adıyla ("Işık deliği") kral olur.
Kral K'aiming zamanında dağları yerlerinden aynatabilen beş devyaratık ( Wou-ting !i-che) doğar. Her ölen kralın mezarına bu dev yaratıklar, birer büyük taş dikerler; bunlar, "taştan bambu
filizi" olarak bilinir. Tseu-t'ong'da bulunan Beş eş ( Wou-fou chan) dağıyla ilgili başka bir efsaneye göre Ts'in'in kralı, Chou kralına 5 güzel kız hediye eder; Chou kralı, kızları karşılamak için5 dev yaratığı gönderir; yolda Tseu't-ong'a yaklaşırken bunlar bir mağara içine giren bir yılan görürler; yılanın kuyruğunu tutmaya çalışırlar; ancak dağ devrilir ve 5 Ts'inli kadınla 5 erkek ezilir; böylece dağ, 5 tepeli olur; halk bunlara "5 kadın mezarı"ya da "5 erkek mezarı" adını verir (Houa-yang kouo tche, 3 .bölüm). Başka bir anlatıya göre ise 5 kız taşa dönüşür.
Bütün bunlar, Sseu-tch'ouan'da bulunan iri taşlarla ilgili varolan efsanelerden birkaçıdır.
Chou ülkesinin başka bir ünlü kahramanı, Li Ping'dir. İÖ III. yüzyılda bölgenin valisi Li Ping, bir dağı delerek, suları sürekli Taşan bir nehrin dağın içinden geçerek akmasını sağlar; bunun sonucunda ova da sulanmış olur. Böylece ülkenin insanları da kalkınmaya başlar. Ayrıca o, sualtı canavarını zararsız hale getirir, kendisi ise Su tanrısı olur. Tch'eng-tou'ya yakın bulunan iki
nehrin su kavşağının tanrısı, her yıl kendisine evlenmek üzereiki kızınkurban edilmesini istemektedir. Li Ping, kızlardan birinin yerini alır; tapınağa gelindiğinde, Li Ping ona içecek ikram eder,
ancak tanrı ondan gizlenir. Li Ping ile tanrı arasında çatışma başlar. Irmak kıyısında iki sığırın çarpıştığı görülür. Bunlardan birisi, yenilmek üzere olan Li Ping'dir; o, askerlerine düşmanı
nasıl ayırdedebileceklerini söyler ve tanrı öldürülür. Li Ping ise Kouan-hien sularının tanrısı olur. Tapınağın önüne kendisini sulardan koruyan taştan bir sığır heykeli dikilir (taş ya da bronz
sığır heykelini nehirveya göl kıyılarına dikmek yaygınbiruygulamadır). Songlar döneminde Li Ping, büyük bir olasılıkla kendi oğlu olan Eul-lang'a benzetilmiştir. Efsaneye göre Eul-lang nehirde babasının çatıştığı ejderha-sığın öldürür. Bütün taşra eyaletlerinde, halk arasında, yanında köpeğiyle dolaşan bir avcı olarak tasvir edilir.
Bu üç eski kraldan sonra tahta Tou-yu geçer. Tou-yu, bir su kaynağından gelen ve büyük bir olasılıkla Tuz tanrıçası olan bir kızla evlendikten sonra Wang-ti adını alır. Ondan sonra kral tahtına Pi-ling oturur. Pi-ling, King Devleti (Tch'ou) yurttaşıdır. Bu adam ölmüştü ve nehir, sularıyla sürükleyerek cesedi T ch' eng-to u'ya kadar getirmiş, adam da orada dirilmiştir. Wangti, taşkın sularla baş edebildiği için onu bakan yapar. Bu noktada iki ayrı değişkeyle karşı karşıyayız: İlkine göre Wang-ti, Pi-ling'in karısını baştan çıkarır, ikinci değişkeye göre ise tam tersine Piling, Wang-ti 'nin karısını kendine çekıneye çalışır. Wang-ti, tahtına Pi-ling'i oturttur. Pi-ling ise onu öldürür. Wang-ti, guguk
kuşuna dönüşür. Bu kuş, ağzından kan gelene kadar öter. Onu öterken duymak uğursuzluk getirir, çünkü ayrılığı önceden bildirir. İnsanlar, guguk kuşunun, Chou'nun eski kralının ruhunu taşıdığına inanırlar.
Pi-ling, Büyük Yu'ya oldukça benzeyenünlü bir kahramandır, çünkü o da dağları delebilen biridir. Onun çalışmaları sayesinde Chou ülkesi yaşanabilir bir hale gelir. Adına bakılırsa o, bir
"kaplumbağanın ruhu"dur. Wang-ti'nin tahttan inmesinden (ya da katlinden) sonra Pi-ling, K'aiming adıyla ("Işık deliği") kral olur.
Kral K'aiming zamanında dağları yerlerinden aynatabilen beş devyaratık ( Wou-ting !i-che) doğar. Her ölen kralın mezarına bu dev yaratıklar, birer büyük taş dikerler; bunlar, "taştan bambu
filizi" olarak bilinir. Tseu-t'ong'da bulunan Beş eş ( Wou-fou chan) dağıyla ilgili başka bir efsaneye göre Ts'in'in kralı, Chou kralına 5 güzel kız hediye eder; Chou kralı, kızları karşılamak için5 dev yaratığı gönderir; yolda Tseu't-ong'a yaklaşırken bunlar bir mağara içine giren bir yılan görürler; yılanın kuyruğunu tutmaya çalışırlar; ancak dağ devrilir ve 5 Ts'inli kadınla 5 erkek ezilir; böylece dağ, 5 tepeli olur; halk bunlara "5 kadın mezarı"ya da "5 erkek mezarı" adını verir (Houa-yang kouo tche, 3 .bölüm). Başka bir anlatıya göre ise 5 kız taşa dönüşür.
Bütün bunlar, Sseu-tch'ouan'da bulunan iri taşlarla ilgili varolan efsanelerden birkaçıdır.
Chou ülkesinin başka bir ünlü kahramanı, Li Ping'dir. İÖ III. yüzyılda bölgenin valisi Li Ping, bir dağı delerek, suları sürekli Taşan bir nehrin dağın içinden geçerek akmasını sağlar; bunun sonucunda ova da sulanmış olur. Böylece ülkenin insanları da kalkınmaya başlar. Ayrıca o, sualtı canavarını zararsız hale getirir, kendisi ise Su tanrısı olur. Tch'eng-tou'ya yakın bulunan iki
nehrin su kavşağının tanrısı, her yıl kendisine evlenmek üzereiki kızınkurban edilmesini istemektedir. Li Ping, kızlardan birinin yerini alır; tapınağa gelindiğinde, Li Ping ona içecek ikram eder,
ancak tanrı ondan gizlenir. Li Ping ile tanrı arasında çatışma başlar. Irmak kıyısında iki sığırın çarpıştığı görülür. Bunlardan birisi, yenilmek üzere olan Li Ping'dir; o, askerlerine düşmanı
nasıl ayırdedebileceklerini söyler ve tanrı öldürülür. Li Ping ise Kouan-hien sularının tanrısı olur. Tapınağın önüne kendisini sulardan koruyan taştan bir sığır heykeli dikilir (taş ya da bronz
sığır heykelini nehirveya göl kıyılarına dikmek yaygınbiruygulamadır). Songlar döneminde Li Ping, büyük bir olasılıkla kendi oğlu olan Eul-lang'a benzetilmiştir. Efsaneye göre Eul-lang nehirde babasının çatıştığı ejderha-sığın öldürür. Bütün taşra eyaletlerinde, halk arasında, yanında köpeğiyle dolaşan bir avcı olarak tasvir edilir.
IV. Bambu kral, Tchou-wang. Heou han chou, Ye-lang olarak bilinen Güneydoğu'nun eski
barbar bir krallığından sözeder.Bu ülkenin ilk kralı, Bambu kralimiş. Yerli bir kız, nehirde yüzerken üç budaklı kalın bir bambu
çubuğunun bacaklarının arasında olduğunu duyumsar. Genç kız, bambunun içinden gelen sesleri duyar. Bununüzerine çubuğu ortasından ikiye ayırır; çubuğun içinden minnacık bir bebek
ortaya çıkar. Kız, bebeği evine götürüp besler. Büyüdükten sonra çubuktan çıkan çocuğun askeri kabiliyederi ortaya çıkar ve Ye-lang kralı olur. Adı, Tchou (Bambu) olur. Tchou-wang'ın
içinden çıktığı bambu çubuğu ise kahramanın tapınağının bulunduğu yerde bir orman oluşturur. Heou han clıou'da anlatıldığı biçimiyle her ne kadar Musa'nın hikayesine benzese de (bkz. YiYin'in doğuşu), özgün değişkede mucizevi bir gebe kalış söz konusudur. Aslında bu hikaye, Ejderhaların anası izleğine çok benzemektedir. Ejderhaların anası, Ejderha yumurtalarını suda
bulur, ancak bu hikayenin değişik değişkelerine göre, ana Ejderha, bulduğu yumurtayı yedikten sonra ya da bir tahta parçasıyla dokunduktan sonra onları doğurur (bkz. Eberhard, Typen, no:58 ve 60). AnaEjderha izleğine, Yun-nan'dayaşayan bir topluluk olan Ai-laoların kökeniyle ilgili efsanede de rastlarız. Bu mitiHeou han chou anlatır: Nehirde avianan bir kadın su içinde yüzen bir tahta parçasına dokunur; kadın, bu dokunuştan gebe kalır ve on erkek çocuğu doğurur. Bu tahta parçası, ejderhaya
dönüşür ve sudan çıkıp çocuklarını istemeye gelir. Çocuklardan dokuzu, onu görünce kaçıp saklanırlar; en küçüğü kaçamadığı için ejderhanın sırtına biner ve onu yalamaya başlar. Adı, Kieoulong'dur. Ancak, anasının dilinde bu adın anlamı, "sırtına binmiş" demektir. Kieou-long, Ai-laoların ilk kralı olacaktır.
M.K. [G.Ç.J
KAYNAK
Yön. Yves Bonnefoy - Mitolojiler Sözlüğü I. Cilt A-K
SH-141-143
KAYNAKCA
kaynakçası
Yorumlar
Yorum Gönder